İslam Ülkeleri Yayıncılık Düzenleyici Otoriteleri Forumu (IBRAF) toplantısı İstanbul'da yapıldı.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun öncülüğünde İslam İşbirliği Teşkilatı üye devletleri düzenleyici otoriteleri arasında diyalogun ve işbirliğinin tesis edilmesi amacıyla kurulması planlanan İslam Ülkeleri Yayıncılık Düzenleyici Otoriteleri Forumunun (IBRAF) ilk toplantısı İstanbul’da gerçekleştirildi. Toplantıya, Azerbaycan, Endonezya, Katar, KKTC, Pakistan, Suudi Arabistan, Libya, Mısır, Tacikistan, Kırgızistan ve Brunei Sultanlığı’nın temsilcileri katıldılar.
Toplantının ilk oturumuna RTÜK Başkan Vekili Taha Yücel, Üst Kurul Üyeleri Dr. Hamit Ersoy, Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, Dr. A. Vahap Darendeli, Doç. Dr. Ahmet Yıldırım ile basın mensupları katıldı.
Forumun iki yıllık hazırlık sürecini yöneten Üst Kurul Üyesi Dr. Hamit Ersoy'un aynı zamanda moderatörlüğünü üstlendiği toplantının açış konuşmasını yapan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun üye ülke temsilcilerine RTÜK ve Türkiye’deki yayıncılık sektörü hakkında bilgiler verdi.
Küreselleşme olgusunun, her alanda olduğu gibi medya alanında da etkisini giderek artırdığını ve karşılaşılan sorunlar ve değişen koşullar karşısında ülkeleri işbirliği yapmaya yönelttiğini anlatan Dursun, ''Bu durum her düzeyde işbirliğinin önemini artırmakla birlikte birbirine kültürel olarak yakın olan ülkeler arasında işbirliği, kültürel kimliğin korunması ve zenginleştirilmesi bağlamında büyük önem arz etmektedir. Ülkeler arasında kültürel alışverişin en önemli aracı, bugün radyo ve televizyonlardır. Bu nedenle sınır aşan özellik kazanmış olan radyo ve televizyon yayıncılığında işbirliğinin önemi bir kez daha öne çıkmaktadır'' dedi.
RTÜK girişimiyle kurulan ''İslam Ülkeleri Yayıncılık Düzenleyici Otoriteleri Forumu'' nun ilk toplantısında konuşan Dursun, Türkiye'de radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesi ve denetlenmesi görevinin tarafsız bir kamu tüzel kişiliği niteliğindeki RTÜK tarafından yerine getirildiğini söyledi.
Dursun, 1994 yılında kurulan RTÜK'ün öncelikli ve temel amacının yayın hizmetleri alanında ifade ve haber alma özgürlüğünü, düşünce çeşitliliğini, rekabet ortamını ve çoğulculuğu güvence altına almak, yoğunlaşmayı önlemek ve kamu menfaatini korumak olduğunu aktararak, yasalarla kendisine verilen görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getiren RTÜK'ün oldukça büyük bir sektörü düzenlediğini ve denetlediğini kaydetti.
Türkiye'deki medya sektörünün büyüklüğünü rakamlarla özetleyen Dursun, şöyle devam etti:
''Ülkemizde karasal ortamda yayın yapan 25 ulusal, 15 bölgesel, 207 yerel olmak üzere toplam 247 televizyon kuruluşu, 38 ulusal, 98 bölgesel ve 922 yerel olmak üzere toplam 1058 radyo kuruluşu bulunmaktadır. Kablo ortamında yayın yapan 90 televizyon, uydu ortamından yayın yapan 186 televizyon ve 59 radyo kuruluşu bulunmaktadır. Türkiye radyo ve televizyon yayıncılığı açısından son derece zengin ve renkli bir ülkedir. Bu büyük sektörü ayakta tutan reklam yatırımları ise istikrarlı biçimde büyümeye devam etmektedir. 2011 rakamlarına göre yıllık 1,5 milyar dolar büyüklüğüne ulaşan televizyon reklam pastası, ülkemizdeki toplam reklam yatırımları içinde açık ara birinciliği elinde tutmaktadır.''
Dursun, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin tüm dünyada görsel-işitsel yayıncılık sektörünü doğrudan etkilediğini vurgulayarak, ortaya çıkan yeni imkânların sadece ulusal bazda değil, uluslararası düzeyde de yeni ve özgün düzenlemelere olan ihtiyacı canlı tuttuğunu ifade etti.
Dursun, Orta Asya, Orta Doğu ve Balkanlar'da bulunan ülkelerin 2001 yılından bu yana Türkiye'de yapılan dizilere ve yayınlara büyük ilgi gösterdiğini dile getirerek, ''Bu durum ülkeler arasında kültür alışverişinin önemli bir aracıdır. Diziler ve sinema sayesinde ülkeler kendi kültürlerini tanıtma imkânı bulabilmektedirler. Bu sayede turizm ve ihracatın arttığı da görülmektedir. Ayrıca Türk dizilerinin çekildiği mekânların da yabancı yapım şirketlerinin dikkatini çektiği bir gerçektir. Türkiye'ye gelen pek çok turistin dizilerdeki mekânları ziyaret etmeye yöneldikleri görüldüğünde, bunu ülkelerin tanıtımına olan katkısının ortaya konması bakımından önemli bir işaret olarak almak gerekir'' şeklinde konuştu.
Jeostratejik konumu nedeniyle hem Asya, hem Avrupa, hem Akdeniz, hem Karadeniz, hem de bir Orta Doğu ülkesi olan Türkiye açısından ikili, bölgesel ve uluslararası düzeyde muhtemel işbirliği imkânlarının hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığını anlatan Dursun, ''Türkiye küreselleşme sürecine aktif olarak katılırken çok yönlü dış ilişkiler hedefi doğrultusunda tüm komşularıyla iyi ilişkiler içerisinde, uluslararası arenada işbirliği girişimlerinde kurucu ve öncü üye olarak rol almaktadır. Bu nedenle Türkiye, özellikle İslam ülkeleri arasında her alanda yakın işbirliği geliştirmeyi önemli bir hedef olarak koymaktadır'' dedi.
Dursun, Dışişleri Bakanlığı ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Örgütü sekretaryası ile işbirliğinde 2008 yılında İstanbul'da ''Karadeniz Yayıncılık Düzenleyici Otoriteleri Forumu''nu (BRAF) oluşturma toplantısının RTÜK’ün ev sahipliğinde gerçekleştirildiğini aktararak, BRAF'ın çalışmalarına Aralık ayında Gürcistan'da yapılacak toplantıyla devam edileceğini bildirdi.
RTÜK'ün ''Akdeniz Düzenleyici Otoriteler Ağı''nın (MNRA) dönem başkanlığını da yürüttüğünü ifade eden Dursun, bir hafta sonra MNRA'nın Malta'da yapacağı toplantıda yeni medya ve geleneksel medya hizmet sağlayıcılarının karşılaştırılması, ticari iletişim hizmetleri, tematik programlar gibi güncel konuların ele alınacağını aktardı.
Dursun, yayıncılık alanında İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üye devletleri arasında ''İslam Ülkeleri Yayıncılık Düzenleyici Otoriteleri Forumu''nun oluşturulmasına ilişkin proje çalışmalarına geçen yıl başlandığını belirtti.
Bu platformların öncelikli amacının düzenleyici otoriteler arasında diyalogun ve işbirliğinin geliştirilmesi olduğunu vurgulayan Dursun, ''Radyo ve televizyon yayıncılığında ortak düzenleme ihtiyacı çok önceden beri bilinen bir husustur. Bu nedenle özellikle de AB ve Avrupa Konseyi bağlamında bir dizi düzenlemeler yapılmış bulunmaktadır. Avrupa Konseyinin Sınıraşan Televizyon Sözleşmesi, AB'nin Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi, sınır aşan televizyon ve radyo yayınlarına ilişkin ortak düzenlemeleri içermektedir. Oysaki İslam ülkeleri arasında henüz böyle ortak düzenlemelere gidilmiş değildir. Belki bu faaliyetimiz ortak bazı düzenlemelere gitmek için atılmış bir adım da olabilir'' ifadelerini kullandı.
Dursun, İİT üye devletleri arasında birçok verimli işbirliklerinin yapıldığını, yayıncılık alanındaki düzenleyici otoriteler çerçevesinde de işbirliği ve diyalogun geliştirilmesi noktasında bugün önemli bir adım atıldığını dile getirerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
''İnanıyoruz ki, böyle bir forumun kurulması bütün üye devletlerin düzenleyici otoriteleri veya aynı işlevi gören kurumlar için büyük bir kazanç olacaktır. IBRAF'ın faaliyete geçmesi öncelikli olarak mevcut düzenleyici otoriteler arasında diyalogu ve işbirliğini tesis edecek ve belki de yayıncılık alanında düzenleyici otoritesi olmayan ülkelerde böyle yapıların oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. Yayıncılık alanında İİT'nin belirli kuruluş amaçları doğrultusunda ilgili konuların tartışılmasına hizmet edecek bir platformun oluşmasına imkân sağlayacaktır.''
RTÜK girişimiyle kurulan ''İslam Ülkeleri Yayıncılık Düzenleyici Otoriteleri Forumu''nun ilk toplantısında konuşan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Medya İşleri Müdürü Dr. Isam Shanti, dijital ve küresel enformasyonun uluslararası ve küresel politikaları etkilediğini söyledi.
Dr. Isam Shanti, yeni edinilen bir güç olan medyanın hem zararlı hem de yararlı olabileceğini, nasıl kullanıldığının önemli olduğunu ifade etti. Medyanın farklı gruplarca farklı amaçlar için kullanılabileceği uyarısında bulunan Shanti, ifade özgürlüğünün korunmasının, sorumluluk ve adalet duygusuyla hareket edilmesinin gerektiğinin altını çizdi. Çizgilerin nerede çekileceği konusunun hassas olduğunu belirten Shanti, dünyada yaşanan İslam fobisi ve Müslümanlara karşı ayrımcılığın kaldırılmasında medyanın önemine vurgu yaptı.
Medya standartlarının geliştirilmesinin uluslararası toplumun çabalarını gerektirdiğini söyleyen Shanti, böyle bir platformun kurulmasının görsel-işitsel medya alanında ortak standartların oluşturulması açısından önem taşıdığını sözlerine ekledi. Bu amaçla Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi bünyesinde çalışmalar yapıldığını ve genel esasların belirlendiğini ifade eden Shanti, Karadeniz Yayıncılık Düzenleyici Kurullar Forumunu (BRAF) da uluslararası işbirliği yapılmasına yönelik çalışmalar çerçevesinde iyi bir örnek olarak gösterdi.
Yayın frekanslarının üye ülkeler arasında düzenlenmesi, ortaya konan kuralların uygulanması, deneyim ve bilgi paylaşımının gerçekleşmesi, sorunların çözümünde ortak adımlar atılması açısından işbirliği ağlarının önemine dikkat çeken Shanti, bu ağların kültürel çeşitliliğin yaşanması ve uyum konusunda ortak çalışma konularının oluşturulması kapasitesine sahip olduklarını da hatırlattı.
İslam İşbirliği Teşkilatının platformun kuruluşunu memnuniyetle karşıladığını söyleyen Shanti, üye ülkeler arasında birçok dilde yayın yapacak bir uluslararası kanalın kurulması projesinin Teşkilatın gündeminde olduğunu sözlerine ekledi.
Daha sonra basına kapalı devam eden toplantıda ortak deklarasyon hazırlanarak Forumun bir sonraki toplantısının Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde yapılması karara bağlandı.
Toplantının kapanışında bir konuşma yapan RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, “Her şey bir adımla başlar. İlk adım atıldıktan sonra arkası da gelir. Bugün bir ilk adım attık. Bu toplantıya katılan değerli temsilcilerin attıkları bu adımla insanlığa önemli bir katkı yaptıklarını düşünüyorum” dedi. Toplantıya katılım sağlayan ülkelerin hepsinin ortak bir inanca sahip olduklarına dikkat çeken Dursun, “Bunun birbirimizi anlamamızı daha kolaylaştıracağını ve daha fazla sonuç almamızı sağlayacağını umuyorum” diye konuştu. Tüm katılımcılara katkılarından dolayı teşekkür eden Dursun, Forumun önümüzdeki yıllarda yürüteceği faaliyetlerle insanlık için daha huzurlu bir geleceğin kurulmasına katkı yapacağına inandığını belirtti. (17 Kasım 2011, İstanbul)