RTÜK Başkanı Prof Dr. Davut Dursun: ''Küreselleşmenin arka planında var olan bilgi iletim teknolojilerinin hızlı değişimi medya sektörünü doğrudan ve köklü bir değişime tabi tutmuştur."
Bağcılar Belediyesi ile Basın Yayın Birliği tarafından İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Medya Sempozyumunun ''Küreselleşmenin Medyaya Çizdiği Yeni Sınırlar; 'Küreselleşme' Medya Formülüne Bir 'K' Daha Eklendi: 5N 1K 1K'' konulu oturumunda konuşan RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, küreselleşmeyi insanlık sürecinin yeni bir dönemi olarak algılamak gerektiğini ifade etti. Prof Dr. Davut Dursun, küreselleşme denilen yeni sürecin, toplumların siyasal ve ekonomik hayatlarına, değer yargılarına, günlük yaşama biçimlerine doğrudan etki yaptığını söyledi.
Küreselleşmenin geleneksel yapıları dönüştürdüğünü ve yeni bir forma, biçime, yeni bir siyasi anlayışa, ekonomik üretim süreçlerine, kültürel değerlere ve süreçlere yol açtığını anlatan RTÜK Başkanı, şöyle devam etti:
''Bu çerçeveden baktığımız zaman, küreselleşme yanlısı olmak ya da olmamak gibi bir tercih imkânımız yok. Bu, zorunlu bir süreçtir. Taraftar olmak ya da olmamak gibi bir alternatif olamaz ama hayatımızı buna göre tanzim edebilmek, olumsuzlukları varsa bunlar karşısında engelleyici birtakım bariyerler geliştirmek durumunda olabileceğimizi düşünüyorum. İstesek de istemesek de bunun içindeyiz. Küreselleşmenin ister yanında ister karşısında olalım, sonuç değişmiyor. Kimse bize küreselleşme taraftarı mısın, değil misin diye de sormuyor. Kimse artık mektup yazmıyor. Küreselleşme karşıtı olanlar da yazmıyor, e-mail kullanıyor. Bu zorunlu bir sonuçtur. Türkiye de teknolojik gelişmeleri en iyi takip eden ülkelerden biridir.''
Prof Dr. Davut Dursun, görsel işitsel yayınların düzenlenmesi ve denetlenmesinden sorumlu bir kurumun başkanı olduğunu belirterek, teknolojik gelişmelerin televizyon ve radyo yayınlarının hem içeriğini hem de yayın teknolojilerini son derece etkilediğini söyledi.
Küreselleşmenin arka planında var olan bilgi iletim teknolojilerinin hızlı değişiminin medya sektörünü doğrudan ve köklü bir değişime tabi tuttuğunu ifade eden Prof Dr. Davut Dursun, RTÜK Yasasının yayımladığı 1994 yılında dünyada görsel işitsel yayıncılık alanında analog teknoloji olduğunu ve her şeyin ona göre dizayn edildiğini, günümüzde ise dijital teknoloji denilen sayısal yayıncılığa geçildiğini anlattı.
Prof Dr. Davut Dursun, küreselleşmenin bir sonucu olan dijital yayının avantajları hakkında bilgi vererek, şu anda Türkiye'de 1300 civarında radyo ve televizyon yayını olduğunu, sayısal teknolojiye geçildiğinde bunun iki bine çıkacağını belirtti.
RTÜK Başkanı, dijital yayınla yerel düzeylerde, ilçelerde hatta köylerde yayınlara imkan vermenin söz konusu olacağını ifade ederek, bunun da yerel değerlerin bir biçimde yayıncılık yoluyla başka toplumlara aktarılmasına imkan tanıyacağını anlattı.
Bilginin son derece hızlı bir şekilde, devletlerin kontrolü olmadan, bütün dünya ölçeğinde dolaşabildiğini ifade eden Prof Dr. Davut Dursun, şunları kaydetti:
''Bilginin iletilmesinde televizyon, gazete, radyo, internet, cep telefonu aktif rol oynuyor. Küreselleşme, sadece bilginin hızlı dolaşımına imkân vermiyor, aynı zamanda paranın hızlı bir şekilde dolaşımına da imkân veriyor. Müthiş bir dolaşım sağlıyor. İstanbul'da oturursunuz, bilgisayar ekranından New York borsasını takip eder, anında hisse senedi satın alabilirsiniz. Bu, özellikle sanayi toplumlarında devletlerin, siyasi otoritenin bilgi ve para üzerindeki denetimini sonlandırmış oluyor. Küreselleşmenin medya alanında yarattığı en önemli sonuç, bilgi üzerinde devlet tekelinin sonlandırılması olmuştur.''
RTÜK Başkanı Dursun, dünyanın iç içe geçtiğini, bütün bilgilerin hızlı bir şekilde yakınsandığını, birbiri içerisine aktarıldığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Unutmamak gerekir ki küreselleşmenin bir de negatif tarafı var. Bu bilgi bombardımanı altında verilen önemli şeyler de son derece sıradanlaşıyor. Her gün cinayet gören izleyici nezdinde cinayetin bir anlamı kalmıyor. Şiddet hayatın sıradan bir parçası haline geliyor. Bu sıradanlaşma bizim pek çok konudaki hassasiyetimizi ortadan kaldırıyor. Buna karşı birtakım tedbirlerin alınması gerekir. Küreselleşme ile birlikte ciddi bir ahlakilik sorunu ortaya çıkıyor. Bu, basın dünyasında da bilim dünyasında da ticaret dünyasında da sıradan kamusal hayatta da var. Küresellikle ortaya çıkan bu dinamik yapı, değer yapımızı, medyadaki değer anlayışımızı ciddi şekilde törpüledi, sağlıklı bir değer dünyası yaratamadık. Temel hak ve özgürlükler, yüce ve evrensel değerler anlamında küreselliğin sınırı olarak kabul edilebilir. Böylece küreselliğin olumsuzluklarını belli bir noktaya kadar tolere etme imkânı olur.'' (10.12.2010)