RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun: “Medya çocuk istismarının önlenmesinde önemli rol oynamaktadır.”
İstanbul Valiliği himayesinde; İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Çocuk Suçlarını Önleme Derneği ve Haydi Tut Elimi Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği 'Çocuk İstismarını Önleme Sempozyumu' 18-19 Kasım 2011 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi.
Sempozyumda konuşan RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birlikte program hizmetlerinde rol alan çocuklar için yeni bir düzenleme hazırlığı içinde olduklarını açıkladı.
Çocuk Hakları Sözleşmesinin imzalanmasıyla Türkiye’nin de mevzuatı haline gelen düzenlemelerin devleti çocuk haklarını korumakla görevlendirdiğini hatırlatan Dursun, ülkemizde çocuk işçilerin çalıştırılmasına ilişkin düzenlemelerin bulunduğunu ancak tv/tiyatro/modellik gibi iş kollarında çocuk işçilerin çalıştırılmasına ilişkin özel olarak düzenlenmiş bir alanın olmadığını kaydetti.
RTÜK’te yapılan çalışma kapsamında çocukların çalışma saatlerinin düzenlenmesi, ebeveynlerden izin alma zorunluluğu, çocuklara ödenecek ücretlerin ödenme şekli gibi konularda diğer ülke uygulamalarının incelendiğini anlatan Dursun, çalışmanın ayrıntılarının ilerleyen dönemde kamuoyuyla paylaşılacağını ifade etti. İstismarın ebeveynlerde başladığını ifade eden Dursun, bazı ailelerin çocuklarının meşhur olması için gece yarısı televizyon programına çıkarıp şarkı söylettiğini ve özel aracılar koyduğunu belirtti.
Çocuklara yönelik şarkı yarışmaları ve çocukların reklamlarda rol almaları nedeniyle konunun RTÜK gündemine alındığını söyleyen Dursun, çocukların haber konusu olması alanında da hassas olduklarının altını çizdi. Konuyu Temmuz ayında Norveç’te yaşanan katliamla ilgili örnekle anlatan Dursun şöyle konuştu: “Norveç basını, katliamda ölen çocukların fotoğraflarının yayınlanması için ailelerden izin alma zorunluluğu duydu ancak bu gibi trajik olaylarda Türkiye’de izin almadan pervasızca çarşaf çarşaf yayınlar yapılabiliyor. Medya istismar sorununun çözümünde önemli rol oynuyor ancak ne yazık ki zaman zaman hatalar yapılıyor.”
Çocuğun çeşitli ulusal ve uluslar arası belgelerdeki farklı tanımlarına da değinen Dursun, mevzuatın medyanın çocuğu olumsuz etkileyebileceği ön kabulüyle düzenleme yaptığına dikkat çekti.
Çocuğun ekran karşısında olabileceği saatlerin Yasada belirlendiğini ifade eden Dursun, yayın kuruluşlarının en çok ihlal ettikleri ilkenin çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programları bu saatlerde yayınlanması olduğunu hatırlattı.
Ebeveynlerin çocuğu ekran karşısından uzaklaştırmada aktif rol oynaması gerektiğinin altını çizen Dursun, bu amaçla RTÜK tarafından hazırlanan İyi Uykular Çocuklar Projesinden bahsetti.
Çocuğun sağlığına, yaşamına, gelişimine ve itibarına zarar verebilecek davranışların istismar kapsamında değerlendirildiğini ifade eden Üst Kurul Başkanı, medyanın istismar edilen noktayı haber yapmak gibi bir rolünün olduğunu ancak bunu yaparken hassas çizgileri de göz önünde bulundurmaları gerektiğini hatırlattı.
Sempozyumun başkanlığını Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın yaptığı ilk oturumunda konuşan RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk, eskiden televizyonlarda “70 milyonun karşısında” diye başlayan cümlenin uydu yayınları sayesinde artık “7 milyarın karşısında” şeklinde kullanılması gerektiğini söyledi. “Yeni medya kültürüyle yetişmiş neslin henüz ortaya çıkmadığına” ilişkin okumuş olduğu bir yazıdan duyduğu tedirginliği konuklarla paylaşan Öztürk, konuşmasında Akıllı İşaretler grubunun yapmış olduğu bir araştırmanın çarpıcı sonuçlarına yer verdi. Nurullah Öztürk buna göre, çocukların yılda yaklaşık 900 saati okulda, bin 200 saati ise televizyon karşısında geçirdiklerini ilköğretim çağını tamamlamış bir çocuğun yaklaşık 100 bin kadar şiddet sahnesi ve 8 bin ölüm ya da öldürme sahnesi izlemiş olduğunu söyledi. Nurullah Öztürk sözlerine şöyle devam etti:
“İdrak oluşturma konusunda çok büyük gayret göstermek zorundayız. Medya olayları ya tamamen görmezden geliyor ya da şeffaflıkta sınır tanımıyor.” Sunumunda çocuk istismarına örnek olabilecek yayınlara da yer veren Öztürk, bu konuda yayıncılara ve reklamverenlere önemli görevler düştüğünü hatırlattı. Yurt dışında ebeveynlerin kurduğu internet sitelerinden örnekler veren Öztürk bu sitelerde bazı yayınlara karşı kamuoyu oluşturulduğunu ve gerektiğinde izlenmemesi çağrısında bulunulduğunun bilgisini verdi.
Sempozyumda konuşan İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Sıtkı Akgül, çocuk istismarıyla ilgili çarpıcı rakamlar açıkladı ve çözüm önerileri sundu.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da Türk toplumunun çocuğu çok önemseyen ve koruyan bir toplum olduğunu hatırlatarak istismarın önlenmesinde herkese önemli görevler düştüğünün altını çizdi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, çocuk istismarı sorununun çözümü için tüm kurumların birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Bakan Şahin, bu sempozyumdan çıkacak sonuçların bakanlık için yol haritası olacağını ifade etti.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Polis Eğitim ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen, ''Çocuk İstismarını Önleme Sempozyumu''nda konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, çocukların toplumun en önemli varlığı olduğunu belirterek, çocuğun hayat ağacının merkezi olduğunu söyledi.
Küreselleşmeyle birlikte kapalı bir toplumdan, açık bir topluma geçildiğini ifade eden Şahin şunları söyledi:
''Kapalı olan ve konuşulmayan sorunlarımızı, halının altındaki sorun alanlarını artık görmeye başladık. Bu sorunları konuşmaya başladık. Bu da toplumun, farkındalığının ve bilincinin yükseldiğini, toplumdaki taleplerin nasıl değiştiğini gösteriyor. İşte bu nedenle bizim de mevcut mekanizmalarımızı güçlendirmemiz gerekiyor.”
Bakan Şahin, Çocuk Stratejisi belgesinin hazırlığını yaptıklarını ve işin muhataplarıyla bir araya geldiklerini ifade ederek, sonuçta yasaları, insanlar, kadınlar ve çocuklar için çıkardıklarını kaydetti. (23.11.2011, İstanbul)