Üçüncü Gelecekle İletişim Çalıştayı Antalya’da Gerçekleştirildi.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Akdeniz Üniversitesinin birlikte düzenledikleri, Üçüncü Gelecekle İletişim Çalıştayı Antalya’da gerçekleştirildi. Bu yılki teması “Medya Okuryazarlığı” olan Çalıştayın açılışına, RTÜK Başkanı Davut Dursun, Anadolu Ajansı Genel Müdür Danışmanı Muzaffer Şahin, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Arık ile aralarında Bosna Hersek, Bulgaristan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Makedonya'nın da bulunduğu 16 ülkeden çok sayıda iletişimci katıldı.
Medya okuryazarlığı konusunun ele alındığı çalıştayın açılışında konuşan RTÜK Başkanı Prof. Dr.
Davut Dursun, çalıştayı geleneksel hale getirmeye çalıştıklarını belirtti. Dursun, Gelecekle İletişim Projesi, süreklilik kazanması gereken, belli bir fonksiyon icra eden, hem ülkemiz için hem de dost ve akraba topluluklardaki kardeşlerimiz için gelecekte önemli işlevi olacak bir projedir'' dedi.
Dursun, Türkiye'nin, etrafındaki dost ve akraba topluluklarla ortak değerlerini yüceltmek için yatırım yapması gerektiğini belirtti.
Sovyetler Birliği çökmeden önce Batum'a bir akrabasına gittiğinde mahalledeki çocukların meraklı gözlerle kendisini inceledikten sonra ''aynen bizim gibiymiş'' dediklerini kaydeden Dursun, ''Önce anlam veremedim tavırlarına, sonra anladım ki Türkiye ile SSCB arasındaki sınırdan dolayı arada iletişim olmadığından birbirimizle ilgili bilgi sahibi olmadığımız için Türkiye'deki insanları farklı bir varlık diye düşünüyorlardı'' dedi.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Davut Dursun açılış konuşmasında ayrıca medyanın çocuklar üzerinde olumsuz etkileri bulunduğunu belirterek, ''Çocuklarımız artık çocukluğunu yitirmiş bulunuyor'' dedi.
Dursun, ''özellikle çocukların sosyal, ahlaki ve fiziki gelişiminde medyanın kontrol edilemez, son derece olumsuz özellikleri bulunduğunu'' ifade ederek, medyanın olumsuz etkileri var diye medyadan kaçınılamayacağını vurguladı. Bu araçların özellikle çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilecek formüllerin geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Dursun, ''İşte medya okuryazarlığı da böyle bir kaygıdan, böyle bir ihtiyaçtan doğmuş projedir'' dedi.
Davut Dursun, katılımcılarla yarışmaya katılan iki çocuğun yazdığı şiiri paylaştı. Çocukların şiirlerinde, ''178 RTÜK Amca, haberleri izleyince neden korkuyorum ben gelecekten?'', ''Ah medya ah, anne ve babamı aldın benden'' ifadelerine yer verdiğini kaydeden Dursun, ''Ne kadar gerçekçi değil mi? Peki bu olumsuzluğu dikkate almamamız mümkün mü? Medyanın çocuklar üzerinde olumsuz etkileri var. Öncelikle tüketim toplumu bireyi olmaları yönünde etkiler gösteriyor medya. Seyrettiğimiz reklamlar bizi etkiliyor. Mümkün olduğu kadar bunları satın almaya ve tüketmeye bizi yönlendiriyor'' diye konuştu.
Davut Dursun, medyanın cinsel kimliğin oluşması konusunda da ciddi etkisi olduğu görüşünü ifade ederek, şöyle devam etti:
''Cinsel kimliğin oluşmasının, medyanın etkisiyle 9, 10, 11 yaşlarına kadar indiği ifade ediliyor. Sanıyorum televizyonlardaki dizi filmlerin de bunda etkisi var, bunu dikkate almak gerekiyor. Anne ve baba ilişkileri üzerine etkisi var. Şiddet eğilimlerine etkisi var. Bu, son derece önemli, bunun altını çizmek gerekiyor. Şiddeti bir tür çözüm aracı olarak takdim ediyor. Bir problemle karşılaştığımızda şiddet yöntemiyle çözmek istiyoruz. Bu, son derece sıkıntılı bir durum. Okumaya, düşünmeye ve başarıya etkisi var. Bizi okumamaya, düşünmemeye sevk ediyor.''
Dursun, insanların sabah ilk karşılaştıklarında, akşam izledikleri dizi film, sinema veya haberleri konuştuğunu belirtti ve ''Medya bizim düşünmemizi yönlendiriyor. Buna çare bulmamız gerekiyor'' dedi.
RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, medyanın kültürel yabancılaşmaya, dildeki yozlaşmaya etkisinin bulunduğunu da dile getirerek, ''Kendi kimliklerinin bağımsız ve özgür biçimde oluşmasına etkisi var, oluşmuyor ve çocukluğun yitirilişi söz konusu. Çocuklarımız artık çocukluğunu yitirmiş bulunuyor'' görüşünü dile getirdi.
Medyanın çocuklar üzerinde olumsuz etkilerini azaltmak için çocukların ekran karşısında olduğu zamanlarda çocukları olumsuz etkileme potansiyeli taşıyan nitelikteki yapım, film, haber ve dizilerin yayımlanmaması, çocukların yatağa girme saatinden sonra bu türden film ve dizilerin yayımlanması gerektiğini söyleyen Dursun şöyle devam etti:
''Çünkü 18 yaşından sonraki kendi tercihlerini rahatlıkla yapabilecek insanlar işin kötüsünü iyisini bildiklerinden dolayı onlar için problem değil ama çocuklar bu tercihi yapamadıkları için ekran karşısında oldukları saatlerde bu nitelikteki yayınlar yayımlanmaması gerekir”
Davut Dursun, hem BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Avrupa Birliğinin görsel işitsel medya hizmetleri yönergesinde hem de Avrupa Konseyinin Sınır Aşan Televizyon Sözleşmesinde, çocukların ekran karşısında oldukları zamanlarda bu nitelikteki yayınların yayımlanmaması konusunda açık düzenlemeler bulunduğuna dikkati çekti.
Dursun, RTÜK'ün Akıllı İşaretler Sembol Sistemi ve İyi Uykular Projesi hakkında bilgi verirken, veli ve çocuklardan bu konuyla ilgili takdir aldıklarını söyledi. Çocukların medya okuryazarlığı dersiyle yazılı, görsel, işitsel olmak üzere, medya araçlarının mesajlarına ulaşma, bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneğini kazandığını kaydeden Dursun, ''Çocuklar medya okuryazarlığı dersiyle medyanın yapısı ve işleyişini öğreniyor. Çocuklar, kurgu ile gerçeği ayırt etmeyi, medya mesajlarını akıl süzgecinden geçirmeyi sağlıyor'' dedi.
1980'li yıllardan sonra yeni bir evreye giren, küreselleşen dünyada ülkeler arasındaki sınırların eskisi kadar anlamının kalmadığını vurgulayan RTÜK Başkanı, ''Türkiye şu anda pek çok ülke ile vizesiz seyahat yapma imkanına sahip bir ülke. Pek çok ülke vatandaşı, dostlarımız vize almadan Türkiye'ye gelebiliyor. Hatta pasaporta bile ihtiyaç duymadan komşu ülkelere sadece nüfus cüzdanları ile gitme ihtimalimiz var. Bu, soğuk savaş döneminde düşünülebilecek bir şey değildi. Günlerce, aylarca vize için mücadele ediyorduk. Bugün artık farklı bir dünyadayız'' dedi.
Sınırların sembolik hale geldiğini, ekonomik ve kültürel sınırların kalktığı bir dönemin yaşandığını vurgulayan Davut Dursun, iletişim araçları sayesinde insanların birbiriyle ilgili bilgi sahibi olma şansı elde ettiğini ifade etti.
İnsanların barış hedefinden asla vazgeçmemesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kurtcephe, aynı evin çatısı altında yaşayan insanlığın düşman olamayacağını kaydetti. Prof. Dr. Kurtcephe, birlikte yaşamak için ön yargılardan uzak durulması gerektiğini, bunun için de iletişimin şart olduğunu, barış içinde yaşayan bir dünya için iletişimcilere büyük bir görev düştüğünü söyledi.
İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Arık da Akdeniz Üniversitesinin böyle bir çalıştaya ev sahipliği yapmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Konuşmaların ardından, RTÜK Başkanı Davut Dursun, çalıştayın düzenlemesinde emeği geçenler ile ev sahibi Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe'ye teşekkür plaketi verdi. Kurtcephe de Dursun'a plaket takdim etti.(16.05.2011, Antalya)
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunu aşağıdaki sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.



