İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 05.06.2023 tarih ve 289 sayılı yazısına konu Tele 1 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 28.05.2023 tarihinde saat 17:01’de yayınladığı "Seçim Özel" isimli program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Tele 1 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta, 28.05.2023 tarihinde saat 17:01’de canlı olarak yayınlanan, sunuculuğunu Evren Özalkuş, Murat Taylan, Bilge Yurtdagülen, Gökmen Karadağ ve Ülkü Çoban'ın yaptığı ve Salim Şen ile Merdan Yanardağ’ın konuk olarak katıldığı "Seçim Özel" adlı programda, geçen diyaloglarda; “Şunu çok açık bir şekilde söyleyebilirim ki bu oranlar Erdoğan kazansa dahi kaybettiğini gösterir. Çok net. Yani eğer siz cumhuriyet tarihinin en adil olmayan, en dürüst olmayan, en eşitliksiz, en zor koşullarda yürütülen, en bel altı vuruşların serbest olduğu, iftiraların, yalanların, kamu gücünün bu kadar muhalefetin üzerine boca edildiği, efendim işte medyanın tek sesli hale getirilip yandaş yüzde doksan beşe ulaşmış bir yandaş medya aracılığıyla her türlü algı operasyonlarının çekildiği...Şimdi ben bu sonuçların meşruiyetinin son derece tartışmalı olduğunu düşünüyorum öncelikle buradan başlayalım. Adil olmayan bir yarış, devlet imkanlarının fütursuzca kullanımı, iftira, karalama kampanyası, devlet eliyle sürdürülen bir seçim çalışmasının sonucunda ortaya çıkan tablo bu. Üstelik de yakalanan bütün sahte oy kullanıcılarının tamamının AKP'li veyahut MHP'li olduğu bir seçim dönemi geçirdik. Onun da ötesinde işte adrese dayalı nüfus sistemi, nüfus sayım sistemi, işte sandıklara giren oyların kontrol edilememesi, sistemdeki fazla seçmen sayısı gibi bir dizi tartışma var. Biz şöyle bir şey yapıyoruz, şöyle bir ortamdayız. Her seçimden önce muhalefet bu oy sandıklarına sahip çıkacak mı diye konuşuyoruz. Ya çalanı konuşmuyoruz. Ya bu devlet niye güvenli bir seçim ortamını bu ülkede oluşturamadı? Noldu Türkiye'ye? Yani 2007'den beri güvenli bir seçimi niye yapamıyor Türkiye? Niye her seçim döneminde bir işte yolsuzluk, usulsüzlük, oy kaybı, sahte oy kullanımı, oyların kaydırılması, dijital ortama yapılan müdahale vs. Şimdi bana birçok şey geliyor, birçok işte yazılımcı ve bilişim şirketi yöneticileri, uzmanlar, bilim insanlarından mesajlar geliyor. Şimdi arkadaşlarla paylaşmışlar, tuhaf bir durum var, tablo var ortada. Mesela dönüp yeniden CHP'yi ya yeterince sandıklara sahip çıktı mı diye konuşuyoruz. Islak imzalı tutanaklar geliyor. Evet böyle ve fakat sandıklara giren oyu tartışmıyoruz…Biz bir ahlaksızlığa karşı, bir kara propagandaya karşı, bir yalana karşı, bir dezenformasyon furyasına karşı mücadele ettik. Biz hayatlarımıza yönelen, yaşamımıza yönelen bu ülkenin özgürlüğüne demokrasisine yönelen bu ülkede iyi olan her şeye yönelen bir saldırıya karşı mücadele ettik. Bu kadar dev bir operasyon gücünün karşısında bu şiddetli bir direniştir. Karşı taraf paramparçadır aslında. Bir çıkar ittifakıdır, bir yağma ittifakıdır. Ve bütün bunların üzerinde ele geçirdikleri devleti kendi toplumuna, halkına karşı bir operasyon aygıtı olarak kullanan bir güçtür.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati derecede öneme sahip bir aktördür. Öyle ki medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Basın, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Genel olarak dördüncü güç unsuru olduğu kabul edilen medyanın vatandaşlara bilgilerin ulaşmasında önemli bir rol üstlendiği de dikkat çekilmesi gereken bir husustur. Medyanın dördüncü güç rolüne ilişkin klasik değerlendirme, hükumet hakkında enformasyon toplayan ve tüm yurttaşlara hükumet hakkında enformasyon dağıtan bağımsız medyanın, bir denge unsuru ve hayati önem taşıyan bir kontrol mekanizması olarak hizmet ettiği yönündedir.
Var olduğu günden itibaren medya, bilgilendirme ve yönlendirme işlevleri bakımından önemli bir güç konumundadır. Medyanın toplumu etkileme ve yönlendirme gücü göz önünde tutularak bilinçli bir şekilde hareket etmek medya hizmet sağlayıcı kuruluşların en önemli sorumluluklarından biridir. Medyanın bu bağlamda birtakım ilke ve hususlara bağlı kalması toplum yararını gözetmek amacıyla tarafsız bir enformasyon sunma işlevinin sürdürülmesi bakımından önem arz etmektedir. Mezkur program her ne kadar yorum programı olsa da seçim sonrası bilgilerin halka aktarıldığı bir haber programı niteliği taşıdığı, aktarılan bilgilerin kamuoyunu ilgilendirdiği ve kamuoyu açısından önem taşıdığı göz önüne alındığında haber niteliğinde olduğu düşünülmektedir. Haber aktarımında doğruluk ve gerçeklik haberciler açısından hem hukuki hem de ahlaki zorunluluktur. Gerçek olmayan haber ve duyurular, mesleki etik değerlere ters düşen durumlardandır. Medya kuruluşlarının kamuoyunu aydınlatma, bilgilendirme görevi hassasiyetle ve sorumlulukla ele alınmalıdır.
Her türden haberin aktarımında yayıncıların editoryal bağımsızlık hakları saklı kalmak kaydıyla genele hitap eden haberlerin ön hazırlık süreçlerinde tarafsızlık ilkesi temelinde doğruluk ve gerçekliğinin araştırılarak izleyicilere sunulması yayıncı kuruluşların kamusal sorumluluğudur. Yayıncılığın kamusal bir sorumluluk olduğu gerçeğinden yola çıkarak gazetecilik olanakları içerisinde üretilen haberlerin tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas alması beklenmektedir.
Taraf tutma kavramı iletişim araçlarındaki temsillerin aslına uygun olmayıp çarpıtılarak kurulması şeklinde tanımlanırken, bu çarpıtmanın ya taraflardan birine duyulan bilinçli bir ön yargıdan ya da farkında olunmadan göz ardı edilmesinden kaynaklandığı ifade edilmektedir. Taraflı gazetecilik ise, haber verme ya da habere konu olan olayı betimlemeyi değil, okurun belli bir görüş noktasını kabul etmesini amaçlayan gazetecilik biçimi olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla medyanın toplumu etkileme ve yönlendirme gücü dikkate alındığında yayın kuruluşlarından programlarda her türlü ön yargıdan arınmış, şeffaf, tarafsız ve adil olmaları, kamusal sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri beklenmektedir.
Ayrıca, 14.05.2023 tarihinde Türkiye genelinde Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi yapılmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması ile 28.05.2023 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Seçimi tamamlanmıştır. Oy verme işlemi aynı gün içerisinde 17.00'de sona ermiş, Yüksek Seçim Kurulu Cumhurbaşkanlığı Seçiminin ikinci turuna yönelik yayın yasağının saat 18.15 itibariyle kaldırıldığını duyurmuştur. Yayıncı kuruluşlar seçim dönemine girildiği andan sonuçların duyurulduğu ana kadar geçen sürede kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla süreci aktarmışlardır. Bu süreçte kesinliği doğrulanmamış haberlerin tarafsızlıktan uzak, siyasi tartışmalara kayan boyutta topluma arzı halkın yanlış bilgilendirilmesine, kafa karışıklığına, spekülasyonların artmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu bağlamda, halkın doğru ve sağlıklı verilere ulaşması için son derece hassas davranılması, gerçekliğe dayanmayan veya doğrulanmamış beyanlarla habercilik yapma anlayışından kaçınılması gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programda “Yani eğer siz cumhuriyet tarihinin en adil olmayan, en dürüst olmayan, en eşitliksiz, en zor koşullarda yürütülen, en bel altı vuruşların serbest olduğu, iftiraların, yalanların, kamu gücünün bu kadar muhalefetin üzerine boca edildiği efendim işte medyanın tek sesli hale getirilip yandaş yüzde doksan beşe ulaşmış bir yandaş medya aracılığıyla her türlü algı operasyonlarının çekildiği...”, “yolsuzluk, usulsüzlük, oy kaybı, sahte oy kullanımı, oyların kaydırılması, dijital ortama yapılan müdahale” şeklindeki provoke edici ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olabilecek ifadelere karşılık olarak T.C. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin yayınladığı Dezenformasyon Bülteni sayı 73’te “Seçim sürecinin tamamında siyasi partilerin temsilcileri bulunmakta, her türlü veriye ulaşabilmektedir. YSK verilerinin kendi verileriyle uyuşmadığını iddia eden siyasi partiler, ellerindeki sandık sonuç tutanağıyla itirazda bulunabilirler. Bu denli şeffaf bir süreçte seçimde oy çalınma gibi şaibelerin olduğunu iddia etmek, tamamen manipülasyondur.” şeklinde yapılan açıklama kamuoyunun kolaylıkla ulaşabileceği bir ortamda yayınlanmıştır. Buna rağmen söz konusu programdaki konukların iddialarını taraflı biçimde dile getirmesi, kesin bir gerçeklik izlenimi yaratan bir üslup kullanmaları, kullanılan ifadelerin kışkırtıcı, ayrıştırıcı ve yanıltıcı tarzda olduğu, gerçekliğe dayanmayan, doğruluğu kanıtlanmayan beyanlar içermekte olan söylemlerin dürüst, adil ve tarafsız haber yayıncılığından uzak olduğu, halk iradesinin ortaya konduğu, vatandaşların özgür kanaatleri ile sonucu belirlediği seçim yarışında kazanan tarafı "devleti ele geçirmek" ifadesi ile itham etmenin sorumlu yayıncılıktan uzak, toplumu yanlış yönlendirebilecek ve farklı değerlendirmeye sebebiyet verecek nitelikte bir yayın yapıldığı değerlendirilerek haberciliğin temel gereğinin kamuoyunda kafa karışıklığı ve hedef gösterme değil aksine olgu ve olaylara netlik kazandırabilmek olduğundan hareketle mezkur yayında yapılan değerlendirmelerin cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları konusunda toplumu bilgilendirme, tarafsız görüş beyan etme, objektif bakış açısıyla olguları yorumlama vb. durumların dışında olduğu, bu durumun toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olabilecek nitelikte olup; tarafsızlık, gerçeklik, doğruluk ve soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberlerin soruşturulmaksızın ve doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz ilkeleriyle bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan; "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %3 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Nisan 2023 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 1.630.989,50 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2023 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 85.738,00 (seksenbeşbinyediyüzotuzsekiz) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 07.06.2023 tarih, 2023/23 sayılı toplantısında alınan 16 No’.lu karara karşı oy yazısı.
Tuncay KESER Şerhidir.