İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 07.08.2023 tarih ve 486 sayılı yazısına konu KRT logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 08.07.2023 tarihinde saat 21:06’da yayınlanan "Haftanın Panoraması" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; KRT logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 08.07.2023 tarihinde saat 21:06’da sunuculuğunu Semra Topçu’nun yaptığı, Sosyolog Mücahit Bilici’nin konuk olduğu ve canlı olarak yayınlanan “Haftanın Panoraması” adlı haber ve yorum programında, konuk tarafından “Şimdi Kürt seçmen biliyorsunuz, Kürdistan'da seçimlerdeki oy eğilimine baktığımız zaman AKP'ye de gidebiliyor, dindar partilere, geçmişte Refah Partisi gibi partilere gidebiliyor. Aynı seçmen ikisine de oy verebiliyor…Kürt siyasetinde tekel boyutu var HDP'nin. Bunun çeşitli sebepleri var. Yani devletin Türkiye'de Kürt kimliğinin ifade bulmasına izin vermemesinin getirdiği tekelleşmedir, PKK'nın şiddet tekeli. HDP'nin siyasi hegemonyası şeklinde Kürt toplumunda yankı buluyor…Çünkü pek çok Kürt HDP'ye şundan dolayı destek oluyordu veya sempati duymaya başlamıştı. Bu evet böyle bir gelenekten geliyor ama sivilleşiyor, demokratikleşiyor, genişliyor. Bunun başarılı olması hem şiddetin bitmesine hem de Kürtlerin ihtiyaçlarının dile getirilmesi, Türkiye'de Kürtlere ait olan devletin gasp edilmiş şu anki devletin Kürtlere de iade edilmesi sürecinin bir parçası olarak Kürtler sahiplendi. Bunu dindar Kürtler de sahiplendi, değişik kesimler de sahiplendiler. Şimdi bu süreç kesintiye uğradı. Hendek süreciyle birlikte derin bir meşruiyet krizine düştü ve oradan çıkamadı HDP.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın değiştirilemeyecek hükümleri arasında yer alan 3'üncü maddesinde, "Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür..." hükmü yer almaktadır. Bununla birlikte Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma Suçu, Türk Ceza Kanunu'nun "Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar" bölümünde "Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozmak" başlığıyla düzenlenmiştir. TCK'nın 302. maddesinde "Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet iradesinden ayırmaya yönelik bir fiil..." şeklinde ifade edilmiştir.
Anayasanın 26. maddesi düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini düzenlemektedir. İlgili maddede "Bu hürriyetin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir." denilmektedir. 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3. maddesinde ise; Basının özgür olduğu, bu özgürlüğün; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içereceği, basın özgürlüğünün kullanılmasının ancak toplum sağlığı ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması amacıyla sınırlanabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Ulusal düzenlemelere ek olarak uluslararası hukuk düzeninde bağlı bulunduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de benzer bir hüküm bulunmaktadır. Mezkûr sözleşmenin ifade özgürlüğüne ilişkin 10. maddesinde: "1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir. 2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda gerekli tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, nizamın sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin açığa vurulmasının önlenmesi veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı merasime, koşullara, sınırlamalara veya yaptırımlara bağlanabilir." düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre kullanılması görev ve sorumluluklar yükleyen ifade özgürlüğü ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün korunması ve nizamın sağlanması bağlamında sınırlamalara tabi tutulabilir.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki, medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Basın, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Günümüzde medyanın gücünün artması ile medya mensuplarının sorumluluklarının da aynı ölçüde arttığı bir gerçektir. Yayıncılığın aynı zamanda bir kamusal sorumluluk görevi olduğu da düşünüldüğünde yayınların kanuni düzenlemeler ve Basın Meslek İlkeleri çerçevesinde yürütülmesi bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Medyanın gücü ne kadar fazla ise medya mensuplarının sorumluluğunun da o ölçüde arttığını söylemek mümkündür.
Demokratik rejimlerde basın, ifade hürriyetinin geniş kitlelere ulaştırılması ve farklı görüşlerin dile getirilmesinde en etkili araç olarak demokrasinin de teminatıdır. Devletin kitle iletişim araçlarını denetlemesi toplumsal sözleşmenin gereğinin devletçe yerine getirilmesidir. Halkın doğru bilgilendirilmesi, kamuoyunda özgür kanaat oluşması, medyanın elinde bulundurduğu iletişim gücünü toplumun aleyhine kullanmaması için ilgili düzenlemeler mevzuatla gerçekleştirilir ve denetleme mekanizmalarınca denetlenir. Yasa, yayıncı kuruluşların ekranlarında yer verdikleri programlarda dikkatli bir dil ve üslup kullanmalarını şart koşar. Bu dikkatli dil ekranların tarafsızlığı ve itibarının teminatıdır.
6112 sayılı Kanunun 6. maddesinin 4. fıkrası uyarınca; "Medya hizmet sağlayıcılar, ticari iletişim ile üçüncü şahıslar tarafından üretilenler de dahil olmak üzere, yayınlanan tüm yayın hizmetlerinin içeriğinden ve sunumundan sorumludur." Buna göre medya kuruluşlarının yayınlarında yer verdikleri kişilerin yapmış olduğu yorumlardan sorumlu olduğu açıktır. Bu doğrultuda, her ne kadar medya, görüş ve eleştirilerin ifade edilebildiği mecra olarak görev yapsa da bu görev yerine getirilirken bazı değerlerin ve hassasiyetlerin gözetilmesi gerekmektedir. Medya, topluma sürekli bir “anlam sistemi” sunmakta, olağan ve doğal olan ile olağan dışı ve doğal olmayanın neler olduğunu göstermekte, kısacası, normalin ne olduğunun başlıca belirleyicisi olmaktadır. Bu yüzden medya aracılığıyla yapılan çağrışımlar, anlamlandırmalara dikkat edilmesi gerekmektedir, aksi takdirde kamuoyunda farklı bir geri bildirim ile karşılaşılabilir.
İhlale konu yayında, program konuğu tarafından; "...Kürdistan'da”, “...Yani devletin Türkiye'de Kürt kimliğinin ifade bulmasına izin vermemesinin getirdiği tekelleşmedir, PKK'nın şiddet tekeli." ve "...Türkiye'de Kürtlere ait olan devletin gasp edilmiş şu anki devletin Kürtlere de iade edilmesi sürecinin bir parçası olarak Kürtler sahiplendi.” şeklinde dile getirilen ifadelerin yukarıda yer verilen gerekçelere de dayanarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırılık teşkil ettiği, söz konusu ifadelerin etnik gruplar karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devletini hedef göstererek gasp eden olarak nitelenen devleti etnik kökenlere pay edilebilen bir konuma düşürdüğü, devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya işaret eden ifadelerin doğrudan devletin birliğine ve bütünlüğüne zarar verici özellik taşıdığından devletin etnik ayrımlar üstü varlığına zarar verici olduğu, bununla birlikte, program sunucusu tarafından doğrudan ya da atıfta bulunularak hiçbir müdahale ve düzeltme girişiminde bulunulmaması ve mezkur programın 09.07.2023 tarihinde 10:00:22-12:32:06 saatleri arasında da herhangi bir düzeltme yapılmaksızın rapora konu içeriğin olduğu haliyle yayınlanmasının kamusal sorumluluk anlayışıyla bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan; "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz." hükmünün ihlal edildiği sabit görülmüştür.
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %3 oranında idari para cezası uygulanmasına ve idari tedbir olarak program yayınının üç (3) kez durdurulmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan; "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası ve program yayını durdurma idari tedbirinin uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %3 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Haziran 2023 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 415.151,00 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2023 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 85.738,00 (seksenbeşbinyediyüzotuzsekiz) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) İdarî tedbir olarak, ihlale konu PROGRAM YAYINININ TAKDİREN 3 (ÜÇ) KEZ DURDURULMASINA, bu idari tedbirin uygulanma zamanının kuruluşa yapılacak tebligatta bildirilmesine,
d) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan; “…Yükümlülük veya yasağa aykırılık dolayısıyla idarî tedbir olarak programın yayınının durdurulması kararının verilmesi halinde, yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren fiilin işlenmesinden dolayı sorumluluğu olan programın yapımcısı veya varsa sunucusu, yayının durdurulduğu süre zarfında, aynı veya farklı medya hizmet sağlayıcı kuruluşta hiçbir ad altında başka bir program yapamaz veya sunamaz.” hükmü uyarınca, işlem yapılması hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
e) İdari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan programın yerine, Üst Kurulca gönderilen programların, programın başında; “Bu program, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 09.08.2023 tarih ve 2023/31 sayılı toplantısında alınan 23 No’lu kararı uyarınca, kuruluşumuzun 08.07.2023 tarihinde saat 21:06’da yayınladığı "Haftanın Panoraması" adlı program yayınında, 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan, yayın hizmetleri ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz.’ ilkesinin ihlali nedeniyle idari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan program yerine yayınlanmaktadır.” metninin anlaşılır şekilde okunarak DVD/CD’de yer aldığı şekliyle ticari iletişim yayını içermeksizin yayınlanmasına, ayrıca anılan metnin program yayını süresince ekranın altında akar yazı ile verilmesine,
f) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentlerindeki ilkelerle dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapılmasını müteakip verilecek yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının on güne kadar durdurulmasına; ikinci tekrarı halinde ise, yayın lisansının iptaline karar verilir. … Programlarının yayını veya yayınları süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 09.08.2023 tarih, 2023/31 sayılı toplantısında alınan 23 No.lu karara karşı oy yazısı.
Tuncay KESER Şerhidir.


