İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 03.10.2023 tarih ve 556 sayılı yazısına konu h halk logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 02.10.2023 tarihinde saat 11:02’de yayınlanan "Medya Mahallesi" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; h halk logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 02.10.2023 tarihinde saat 11:02’de canlı olarak yayınlanan, sunuculuğunu Ayşenur Arslan’ın yaptığı, gündemle ilgili çeşitli siyasi ve sosyal meselelerin konuşulduğu, "Medya Mahallesi" adlı programda, sunucu tarafından; “... Ben şöyle düşünüyorum yine tecrübeme, gazetecilik tecrübeme, tabii güvenlik uzmanı değilim ama gazetecilik tecrübeme dayanarak düşünüyorum, söylüyorum. Dünyada sadece Türkiye’de değil, bu dünyada da böyledir. Belki o kendisini patlattı denilen kişi, terörist, üzerinde ya da arabada patlayıcı, uzaktan kumandalı patlayıcı olduğunu bilmiyordu. Çünkü o kadar manasız ki, gelip hiçbir şey yapamadan, hiçbir şey yapamadan efendim, bir işte PKK’lı teröristin öcünü alıyorlarmış. Yahu hiçbir şey yapamadan ölünmez. Yani her şey bana sorarsanız aykırı, durup dururken kendisini patlatmış. Ama esas olarak geçin onu bu benim dediğim gibi, hani hem çok film izlerim hem de Türkiye’de yaşıyorum netice itibariyle, aklıma takılan şeylerden birisi, iddia da edemem elbette. Bir fantezi olarak görüp geçin. Ama bir arabanın şoförü öldürülerek, neden Ankara’da bir araba o kadar kolaydır ki, kilidi ile açacaksınız düz kontak çalıştıracaksınız, bombayı şey yapıp gideceksiniz. Ankara’da bunu yapmak varken, gecenin bir vakti diyelim ki, neden Kayseri’de birini öldürerek, hani ben geliyorum, heey bak ben yola çıktım bombalarımı, bombalar sırtımızda, tabanca belimiz... değil mi, nedir yani? Şimdi bunlar elbette konuşulup aydınlanmaya muhtaç sorular.” şeklinde ifadelere yer verildiği tespit edilmiştir.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Basın; yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Medyanın dördüncü güç rolüne ilişkin klasik değerlendirme, hükûmet hakkında enformasyon toplayan ve tüm yurttaşlara hükûmet hakkında enformasyon dağıtan bağımsız medyanın, bir denge unsuru ve hayati önem taşıyan bir kontrol mekanizması olarak hizmet ettiği yönündedir. Bu açıdan bakıldığında medyanın gücü ne kadar fazlaysa medya mensuplarının sorumluluğu da o ölçüde artacaktır. Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla, kanunlarda yer alan hükümlere ve Basın Meslek İlkeleri'ne uygun olarak sunmalıdır.
Terör örgütleri amaçladıkları siyasal hedeflere ulaşmak için hukukun üstünlüğü ve devlet otoritesini tanımayan, halka ve güvenlik güçlerine karşı tahripkâr silahlarla donanmış olarak gelişmiş taktikler kullanan, insan hayatını hiçe sayan, masum insanları bile hedef alabilen ve hiçbir savaş kuralını tanımayan, sistematik, öldürme, kaçırma, korkutma gibi eylemleri gerçekleştiren örgütlerdir. Bu nedenle kolluk mensupları ile terör örgütleri tarafından haklarında suç işlenebilecek kişilerin korunmalarını sağlayacak düzenlemeler yapılması basın yayın organları aracılığıyla, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları veya suçluları övme veya terör örgütünün propagandası niteliğinde içeriğe sahip yayınların yapılmasını engelleme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu maksatla Terörle Mücadele Kanunu'nun 6. maddesi düzenlenmiştir.
TMK'ye göre "Terör, cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, lâik, ekonomik düzenini değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi ya da kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir." TMK Madde 7 ise terörü övmek ya da meşru kılmayı şu şekilde
düzenlemiştir: "Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur."
Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin terörle mücadelesi geniş bir alanda sürmektedir. Devletin özellikle terörle mücadele eden kurumları teröristlerle, terör örgütleri ve de terörizmle mücadele etmek yükümlülüğü altındadır. Bu nedenle televizyon vasıtasıyla terör örgütünün korkutucu ve yıldırıcı özellikleri yansıtılmamalı, terör eyleminin mağdurları terörün amaçlarına hizmet eder şekilde sunulmamalıdır. İletişimde geniş bir kitleye ulaşılmasına aracılık eden televizyon yoluyla terör olayları hakkında yapılan yorumlarda kullanılan ifadeler, temel düzeyde tüm ülkeyi ilgilendirmektedir. Dolayısıyla terör kaynaklı güvenlik sorunu hem ahlaki hem de hukuki düzeyde yayıncının sorumluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan her türlü terör eylemi, bölgesel zararların yanında, toplumsal açıdan psikolojik zararları da hedeflemektedir. Bu amaç doğrultusunda medya aracılığıyla geniş kitleler üzerinde korku ve endişe yayan terör örgütleri, medyanın yaygın kullanımını avantajlarına çevirebilmektedir. Nihayetinde medya, daha çok izlenme arzusunu toplumun çıkarlarının önüne alarak terör örgütlerinin stratejik amacına yani medya yoluyla mesajlarının iletilmesine aracılık etmektedir. Burada 'sembolik' olarak gerçekleştirilen her bir terör eyleminin genel anlamda medyada yer bulduğu oran nispetinde hem yurt çapında hem de yurt dışında adını duyurma imkânı yakaladığı açıktır.
01.10.2023 tarihinde Kayseri'den sahibini infaz ederek çaldıkları araçla Ankara'ya gelen 2 terörist, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü girişinde saldırı girişiminde bulunmuşlardır. Saldırı esnasında güvenlik güçlerimizin anında karşılık vermeleri neticesinde teröristlerden birisi etkisiz hâle getirilmiş, diğeri ise kendisini patlatmıştır. Söz konusu saldırıda iki polis memurumuz yaralanmıştır.
İlgili tüm kurumların saldırı ve saldırının uzantılarıyla ilgili çalışmaları devam ederken yayıncı kuruluşlar kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla yaşananları aktarma hakkına sahiptir. Ancak söz konusu yayında sunucu, bilgi aktarma amacının ötesinde terör saldırısına kuşkuyla yaklaşan, hiçbir yere zarar verilmeden ölmenin anlamsız olduğunu savunan; roketatar, el bombası, uzun namlulu silahlarla gelen teröristlerin araçtaki bomba düzeneğinden habersiz olabileceğini düşünen bir yaklaşımla, terör eylemini ve faillerini terörün amaçlarına hizmet edebilecek şekilde ima eden birtakım açıklamalarda bulunmuştur.
Medya hizmet sağlayıcıların imzalayarak uymayı taahhüt ettikleri Görsel-İşitsel Yayıncılık Etik İlkeleri'nin 15. maddesinde; "Savaş, terör amaçlı saldırı, doğal afet ve benzeri olağanüstü durumların ortaya çıkardığı kriz zamanlarında sağduyulu ve sorumlu davranmak; toplumda korku ve infial oluşturabilecek yayınlardan kaçınmak" ilkesi kriz zamanlarında yayıncılara nasıl bir yayıncılık anlayışı sergilemeleri gerektiğini hatırlatmaktadır.
Medya gündelik hayatta edindiğimiz izlenimlerimizden çok daha etkili bir biçimde algımızı şekillendirir. Sahip olduğumuz birçok fikir ya da ön yargı kişisel deneyimlerimizden ziyade görsel ya da yazılı medyadan edindiğimiz bilgiler çerçevesinde oluşmaktadır. Söz konusu programda, taraflı kişisel görüşlerle, kamuoyunda kanaat oluşturarak, tüm ülkeyi derinden sarsan bir terör saldırısı üzerinden toplumu yanlış yönlendirebilecek ve farklı değerlendirmeye sebebiyet verecek nitelikte yayın yapıldığı görülmüştür. Terör eylemleri toplumun genelini ilgilendirmekte ve kişiler arasında ayrım yapmadan mağduriyetler doğurduğundan terörle mücadele, farklı görüş ve düşüncelerden muaf tutulması gereken dolayısıyla yorum ve değerlendirmenin kamu yararı ve ilgili yasalar gereği sınırlı olduğu bir alandır.
İhlale konu yayında, sunucu tarafından dile getirilen "Ben şöyle düşünüyorum yine tecrübeme, gazetecilik tecrübeme, tabii güvenlik uzmanı değilim ama gazetecilik tecrübeme dayanarak söylüyorum. Dünyada sadece Türkiye’de değil, bu dünyada da böyledir. Belki o kendisini patlattı denilen kişi, terörist, üzerinde ya da arabada patlayıcı, uzaktan kumandalı patlayıcı olduğunu bilmiyordu. Çünkü o kadar manasız ki, gelip hiçbir şey yapamadan, hiçbir şey yapamadan efendim, bir işte PKK’lı teröristin öcünü alıyorlarmış. Yahu hiçbir şey yapamadan ölünmez. Yani her şey bana sorarsanız aykırı, durup dururken kendisini patlatmış." şeklindeki ifadelerle, gerçekleştirilen saldırıda kullanılan bombadan teröristlerin haberinin olamayabileceği, hiçbir
şey yapmadan ölünemeyeceği, bu durumun manasız bir durum olduğu kinayeli bir şekilde belirtilerek teröristlerin yaptığı eylem şüpheli hâle getirilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca aynı konuşmanın devamında dile getirilen "Ankara’da bunu yapmak varken, gecenin bir vakti diyelim ki, neden Kayseri’de birini öldürerek, hani ben geliyorum, heey bak ben yola çıktım bombalarımı, bombalar sırtımızda, tabanca belimiz... değil mi, nedir yani?" sözleri ile sunucunun; halkın derin üzüntü yaşadığı ve 2 polisimizin yaralandığı bir saldırıyı çocuk şarkısı melodisi eşliğinde, alaycı bir şekilde örnekleyerek devletimiz ve milletimizin sinir uçlarına dokunacak tavırlar sergilediği görülmektedir. Söz konusu açıklamalar kamuoyunun da yoğun tepkisini çekmiş olup; konuşma boyunca sunucu Ayşenur Arslan’ın terör saldırısı hakkında sıklıkla varsayımlar üreterek terör saldırısından ziyade teröristlerin çalıntı araçla Ankara'ya nasıl gelebildikleri üzerinde durduğu, bu yorumların genel hatlarıyla Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Devlet otoritesini zaafa uğratmak, Devletin iç ve dış güvenliği ile kamu düzenini bozmak şeklinde tanımlanan terörle mücadele ilkeleriyle çeliştiği görülmektedir. Mezkur terör saldırısına ilişkin haber ve yorum aktarımında sunucunun kendisini yetkili ve sorumlu bir pozisyonda konumlandırarak çeşitli sorular yöneltmesi ve nihayetinde buna dair cevaplar ortaya koymasıyla terör eyleminin failleri yönünden empati yapmaya çalıştığı, "ölmenin bir anlamı olmalı" diyerek terörist saldırının nedeni ve güvenlik güçlerimiz ile ilgili kuşku yaratmaya çalıştığı, böylece yayın kuruluşunun terörün karanlık ve korkutucu düzeydeki propagandasına aracı olduğundan hareketle bir terör eyleminin ve faillerinin bu şekilde terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde sunulmasının kamusal sorumluluk anlayışından uzak, toplumun hassasiyetlerini göz ardı eden ve kamu vicdanını yaralayan bir durum teşkil ettiği, ayrıca bu tür söylemlerin terörle mücadele sonucu şehit olanların manevi hatıralarını, gazileri, şehit ve gazi yakınlarını incitici nitelikte olacağı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (t) bendinde yer alan; “Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde sunamaz.” hükmünün ihlal ettiği sabit görülmüştür.
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (t) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %5 oranında idari para cezası uygulanmasına ve idari tedbir olarak program yayınının beş (5) kez durdurulmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (t) bendinde yer alan; “Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde sunamaz.” ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası ve program yayını durdurma idari tedbirinin uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Eylül 2023 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 7.140.441,40 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde beş oranı (%5) 357.022,00 Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna
müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) İdarî tedbir olarak, ihlale konu PROGRAM YAYINININ TAKDİREN 5 (BEŞ) KEZ DURDURULMASINA, bu idari tedbirin uygulanma zamanın kuruluşa yapılacak tebligatta bildirilmesine,
d) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan; “…Yükümlülük veya yasağa aykırılık dolayısıyla idarî tedbir olarak programın yayınının durdurulması kararının verilmesi halinde, yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren fiilin işlenmesinden dolayı sorumluluğu olan programın yapımcısı veya varsa sunucusu, yayının durdurulduğu süre zarfında, aynı veya farklı medya hizmet sağlayıcı kuruluşta hiçbir ad altında başka bir program yapamaz veya sunamaz.” hükmü uyarınca, işlem yapılması hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
e) İdari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan programın yerine, Üst Kurulca gönderilen programların, programın başında; “Bu program, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 04.10.2023 tarih ve 2023/39 sayılı toplantısında alınan 15 No’lu kararı uyarınca, kuruluşumuzun 02.10.2023 tarihinde saat 11:02’de yayınladığı "Medya Mahallesi" adlı programda, 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (t) bendinde yer alan, yayın hizmetleri ‘Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde sunamaz.’ ilkesinin ihlali nedeniyle idari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan program yerine yayınlanmaktadır.” metninin anlaşılır şekilde okunarak DVD/CD’de yer aldığı şekliyle ticari iletişim yayını içermeksizin yayınlanmasına,
f) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. Programlarının yayını veya yayınları süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 04.10.2023 tarih, 2023/39 sayılı toplantısında alınan 15 No’lu karara karşı oy yazısı.
Tuncay KESER Şerhidir.


