İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 25.12.2023 tarih ve 602 sayılı yazısına konu SZC logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 11.12.2023 tarihinde saat 08:59’da yayınladığı "Para Politika" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
SZC logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta, 11.12.2023 tarihinde saat 08:59’da yayınlanan, sunuculuğunu Ebru Baki’nin yaptığı gazeteci Deniz Zeyrek’in konuk olarak katıldığı, "Para Politika" adlı programda, geçen diyaloglarda; “Geçen bu işsizlik rakamlarını TÜİK'e ileten kurumun bir çalışanı ile sokakta karşılaştım. Dedi ki bu verdiğimiz rakamlar bizim de çalışanların da işte nasıl denir, konumumuzu, ücretimizi vs. falan bir şekilde etkiliyor. Dolayısıyla ne kadar bu çalıştığımız bölgede ne kadar işsizliği azaltır gösterirsek o kadar şey yapıyoruz, işte ne denir, karşılığını alıyoruz. Yani Devlet bize başarılı olduğumuz için bizi taltif ediyor. Dolayısıyla yıl sonlarında dedi bütün bölge müdürlüklerinden TÜİK'e böyle abartılı rakamlar gönderilir dedi. Yani bunu bizzat yapanlardan biri olarak söylüyorum dedi. Onun için o görüşmeden sonra benim için bütün şeyim gitti zaten yani…8.5 çıkarırsa prim mi alıyormuş, anlamadım…Evet yani. Başarılı bulunuyormuş işte, oradaki yönetici terfi ediyormuş. Ya da işte ne bileyim bir şekilde sicili düzeliyormuş…Dolayısıyla da ben bu Türkiye'de veri cetvellerine falan artık çok inancım kalmadı. Keşke, gönlüm istiyor ki keşke koskaca TÜİK bunu açıklamışsa doğrudur hissiyatını yaşayabilsedik, keşke. Ama işte gördük yani Haziran ayında Mehmet ŞİMŞEK ile Gaye ERKAN başladı. İlk defa TÜİK doğru bir enflasyon rakamı açıkladı. İlk ve son diyelim. Bundan sonra tekrar eski formuna döndü. O zaman gördük mesela gerçek enflasyonu. Demek ki gerçek veriyi açıkladığında bambaşka bir tablo ortaya çıkıyormuş. Ben diyorum ya TÜİK'in rakamları orda dursun, bizim izleyicilerimiz bize söylesin, yazsınlar sosyal medyadan...Siz kendi çevrenizden işsizliğin bu kadar düştüğünü hissediyor musunuz?” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Görevlerinden biri de halkı bilgilendirmek olan yayın kuruluşlarının, yorum programlarında eleştirilere yer vermesi son derece doğaldır. Medya mensuplarının görüşlerini herhangi bir baskı altında kalmadan açık bir şekilde ifade etmesi, birtakım kişi veya kuruluşları eleştirmesi ve onların gerçekleştirdikleri eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi basın özgürlüğü anlamında son derece önemlidir. Ancak, şüphesiz bu hak, sınırsız ve kontrolsüz bir eleştiriyi beraberinde getirmemeli, yasa ve ahlak kuralları içerisinde çizilen bazı sınırlar yardımıyla kamuoyunun doğru ve objektif bir şekilde bilgilendirilmesine katkı sağlamak amacıyla kullanılmalıdır. Ayrıca yayınlarda eleştiri hakkı kullanılırken tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün verilerek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek unsurlara yer verilmemelidir.
Bilindiği üzere gazetecilik mesleğinin sorumlu ve görevli olduğu hususlar ele alınırken insan hak ve özgürlüklerinden olan ifade özgürlüğü hakkı, demokratik bir toplumun temel unsurlarını oluşturan çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık ilkelerinin var olması bakımından vazgeçilmez bir karakter taşımakla beraber, gerek uluslararası sözleşmelerde ve gerekse ulusal hukuk belgelerinde bu hakkın kullanılmasının belirli sınırları bulunmaktadır.
İnsan hak ve özgürlüklerinden olan ifade özgürlüğü hakkı, demokratik bir toplumun temel unsurlarını oluşturan çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık ilkelerinin var olması bakımından vazgeçilmez bir karakter taşımakla beraber gerek uluslararası sözleşmelerde gerekse ulusal mevzuatımızda bu hakkın kullanılmasının belirli sınırları bulunmaktadır. Anayasa'nın 26'ncı maddesindeki “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığı altında yer alan; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.” hükmüyle düşünce özgürlüğüne getirilebilecek sınırlamalardan bahsedilmiştir.
5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3. maddesinde; Basının özgür olduğu, bu özgürlüğün; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içereceği, basın özgürlüğünün kullanılmasının ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Yayıncılığın aynı zamanda bir kamusal sorumluluk görevi olduğu da düşünüldüğünde yayınların Basın Meslek İlkeleri çerçevesinde yürütülmesi bir zorunluluktur. Bu ilkelere göre soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanmamalıdır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından paydaşlarla birlikte hazırlanan ve yayıncıların imzaladığı "Görsel-İşitsel Yayıncılık Etik İlkeleri"nin maddelerinden biri "İfade özgürlüğü ve haber alma hakkı çerçevesinde, olay ve olguları doğru ve tarafsız vermek."tir. Bu hususlar, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 8. maddesinde sıralanan Yayın Hizmet İlkelerinin (ı) bendinde de ifade edilmektedir.
Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla kanunlarda yer alan ilkelere ve basın meslek ilkelerine uygun olarak sunmalıdır. Bu ilkelere göre tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün vererek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılmalı, soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanmamalıdır.
Aktarılan bilgilerin ve yorumların kamuoyu açısından taşıdığı önem göz önüne alındığında ilgili program haber niteliğinde değerlendirilebilir. Haber aktarımında kesinlik, doğruluk ve gerçekliğin haberciler açısından hem hukuki hem de ahlaki zorunluluk olduğu aşikardır. Gerçek olmayan haber ve duyurular, mesleki etik değerlere ters düşen durumlardandır. Medya kuruluşlarının kamuoyunu aydınlatma, bilgilendirme görevi hassasiyetle ve sorumlulukla ele alınmalıdır. Bir yayın sırasında yayına konu olan net ve doğru bilgilere erişim, izleyici kitle nezdinde çok önemlidir. Kesinlikten uzak bilgilerle yapılan haberler ve yorumlar, habere, haberciye, gazeteciye, yorumcuya karşı güven kaybına neden olmaktadır. Haber unsurlarından ve ögelerinden en önemlisi doğruluk ve gerçekliktir. Yayın kuruluşları tarafından tüm kamuoyunu ilgilendiren haber ya da yorumların meslek ilkeleri uyarınca teyit edilmeksizin yayınlanmaması gerekir. Yorum haberciliğinin temel gereğinin kamuoyunda kafa karışıklığı ve hedef gösterme değil, aksine olgu ve olaylara netlik kazandırabilmek olduğu unutulmamalıdır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programda; “Geçen bu işsizlik rakamlarını TÜİK'e ileten kurumun bir çalışanı ile sokakta karşılaştım. Dedi ki bu verdiğimiz rakamlar bizim de çalışanların da işte nasıl denir, konumumuzu, ücretimizi vs. falan bir şekilde etkiliyor. Dolayısıyla ne kadar bu çalıştığımız bölgede ne kadar işsizliği azaltır gösterirsek o kadar şey yapıyoruz, işte ne denir, karşılığını alıyoruz. Yani Devlet bize başarılı olduğumuz için bizi taltif ediyor. Dolayısıyla yıl sonlarında dedi bütün bölge müdürlüklerinden TÜİK'e böyle abartılı rakamlar gönderilir dedi. Yani bunu bizzat yapanlardan biri olarak söylüyorum dedi.” şeklinde, TÜİK'in Ekim ayı işsizlik verilerini açıklaması üzerine, bir kamu kurumu olan TÜİK hakkında program konuğu tarafından somut verilere dayanmayan, kurum itibarını zedeleyici ve vatandaşların kuruma yönelik güvenini sarsıcı nitelikteki sarf edilen ifadelerin, Basın Meslek İlkeleri ile çeliştiği, dolayısıyla söz konusu programda, toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olabilecek nitelikte ve soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberlerin soruşturulmaksızın ve doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz ilkeleriyle bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan; "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Kasım 2023 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 14.301.618,65 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 429.049,00 Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “(…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Dr. Necdet İPEKYÜZ, Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 28.12.2023 tarih, 2023/51 sayılı toplantısında alınan 47 No’lu karara karşı oy yazısı.
Tuncay KESER Şerhidir.