İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 02.05.2024 tarih ve 48 sayılı yazısına konu FOX logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 03.01.2024 tarihinde saat 18:57’de yayınlanan "Selçuk Tepeli ile Fox Ana Haber" adlı haber programı yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
FOX logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 03.01.2024 tarihinde saat 18:57’de yayınladığı "Selçuk Tepeli ile Fox Ana Haber" adlı haber programında "Skandalın Belgesi. Torpile Suçüstü" başlığı ile sunulan haberde; “Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can. Hatırlıyorsunuz dün bir açıklama yapmıştı. Türkiye bir İslam ülkesidir demişti. Sonra siyasi polemikler başladı. Bugün Yargıtay binasında Adalet Akademisi programındaydı kendisi. Hiç sesi duyulmadı. Çünkü çok meşguldü. Çok meşguldü. Neden? Çünkü Bakanlığın görevde yükselme mülakatına girecek... Mülakat hani kaldıracaklardı Cumhurbaşkanı Erdoğan söylemişti. Kaldırmadıkları gibi, görevde yükselme mülakatına girecek bazı personele torpil yapmakla meşguldü. Yükselme hikayesinin altını dün çizdiğimi hatırlıyorsunuz. Onun derdi yükselmek veya birilerini yükseltmek. Kime göre, neye göre? Skandalın belgesi. Torpile suç üstü. (..., haberin ilerleyen kısımlarında Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can'ın fotoğrafı ile ona ait olduğu belirtilen telefon ekranındaki mesajlar görülmektedir.)…Torpil Yaparken Suçüstü Yakalandı…Türkiye İslam ülkesidir diyen Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can'ın Adalet Bakanlığı görevde yükselme sınavı için torpil taleplerini takipteyim diyerek cevaplayıp Özel Kalemine ilettiği anlar. (Ekranda Adalet Bakan Yardımcısı Can'ın cep telefonu ekranı yakın çekip gösterilerek gelen mesajlar ekranda gösterilmiştir.)…Adalet Bakanlığı görevde yükselme sınavı mülakat tarihi 26 Ocak. Torpil mesajlarını tek tek yanıtlayıp, takipçisi olacağını söyleyip, Özel Kalem Müdürüne iletti Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can. (Ekranda Adalet Bakan Yardımcısı Can'ın cep telefonu ekranı yakın çekip gösterilerek gelen mesajlar ekranda gösterilmeye devam edilmiştir.)…Birkaç dakika öncesine kadar Bakanlık mülakatında torpil taleplerinin takipçisi olacağına dair tek tek yanıtlar veren Bakan Yardımcısı Ramazan Can, Türkiye İslam ülkesidir sözlerini soran Fox Haber ekibinden koşar adım uzaklaştı.(Bakan Yardımcısı Ramazan Can'ın toplantıdan ayrılma görüntüleri ekrana getirilerek haber son bulmuştur.)…Efendim sorudan kaçarken doluya yakalanmak bu işte. Fox Haberden Fırat Irmak muhabirimiz ve kameramanımız Mahmut Özgün'ün haberiydi. Şimdi Anayasanın 2. maddesini unutup ya da hiç bilmeyip. Bilmiyorum Adalet Bakan Yardımcısı bir şeyler söylüyordu. Dün de zaten biliyorsunuz vermiştik. Niye FETÖ'yü ziyaret etmiş falan. Efendim işte başka türlü yükselinmiyormuş öyle diyordu. Demek derdi yükselmek. Şimdi bugün gene bir yükselme meselesi. Bakın orada yazdıklarını, çizdiklerini gördünüz değil mi? Demek ki ne derdi, ne din devleti, ne Cumhuriyet devleti. Derdi torpil yükselme şu bu devlet. Tanıyın bu insanları. Tanıyın.” şeklinde ifade ve görüntülere yer verildiği görülmüştür.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki; medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Basın, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Günümüzde medyanın toplum üzerindeki büyük etkisi birtakım ahlaki sorumluluklarının doğmasına sebep olmuştur. Bu sorumlulukların bir kısmı kişilik haklarına saygılı olmayı kapsamaktadır. Medya mensuplarının siyasi kişi ve/veya kuruluşları eleştirme hakları bulunmaktadır. Ancak bu haklarını kullanırken siyasi kişi ve/veya kuruluşların haklarının gözetilmesi önem arz etmektedir.
Günümüzde medyanın gücünün artması ile medya mensuplarının sorumluluklarının da aynı ölçüde arttığı bir gerçektir. Medya mensuplarının siyasi kişi, kurum ve kuruluşları eleştirmesi; onların söz ve eylemleri hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi tabii bir durumdur. Ancak bu hakları kullanırken ekrana getirilen kişi, kurum ve kuruluşların haklarının da gözetilmesi gerekmektedir.
Anayasa'nın "Genel Esaslar" başlıklı birinci kısmında yer alan 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir hukuk devleti olduğu, İkinci Bölüm içerisinde, "Kişinin Hakları ve Ödevleri" başlığı altında düzenlenmiş olan 17. maddesinde ise; herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu hükme bağlanmış, 26. maddesinde de; herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu, bu hürriyetin resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsayacağı, bu fıkra hükmünün, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel olmadığı, bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabileceği hükmü bulunmaktadır.
Konuyla ilgili yine 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3. maddesinde, basının özgür olduğu, bu özgürlüğün; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içereceği, basın özgürlüğünün kullanılmasının ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de benzer bir hüküm bulunmaktadır. Mezkûr sözleşmenin ifade özgürlüğüne ilişkin 10. Maddesi "(1) Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir. (2) Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.” şeklindedir. Görüldüğü gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin birinci fıkrası ifade özgürlüğü hakkının herkes için geçerli olduğunu ve kapsamını belirlerken, ikinci fıkrası ise bu hakkın sınırlandırılabilmesinin koşullarını belirlemektedir. İkinci fıkradaki “yasayla öngörülen” ifadesi, her ülkenin, bu fıkra kapsamında sayılan koşullara bağlı olarak ifade özgürlüğü hakkının yasayla sınırlandırılabileceğini göstermektedir. İkinci fıkrada yer alan “başkalarının şöhret ve haklarının korunması” ve “gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi” gibi istisna unsurları, 6112 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler” ve “özel hayatın gizliliği” ile benzeşmektedir.
Basın ve ifada özgürlüğünün yanı sıra haberleşme hürriyeti de anayasal teminat altında bulunan ve sınırları Kanun ile açıkça belirlenmiş temel haklardandır. Haberleşme hürriyeti ile ilgili Anayasa'nın 22. maddesi ise şu şekildedir: "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar. İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir".
Basın çalışanları ve yayın organlarının Anayasa ve Kanun'dan almış oldukları bu yetkilerini suç işlemeden ve hukuka uygun elde edilen bilgi, belge ve görüntüler aracılığıyla kullanma yükümlülüğü bulunmaktadır. Söz konusu haberde cep telefonu ekranından çekilen görüntülerin kişinin haberi ve rızası olmadan gerçekleştiği görülmektedir. Görüntülerin elde ediliş şekli ve suç teşkil eden eylemlere ilişkin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi suç olarak düzenlenmiştir. Şöyle ki; bu husus, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar" başlıklı dokuzuncu bölümünün 132. ve devamında yer alan maddelerinde ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Bu kapsamda Türk Ceza Kanunu'nun 132. maddesinde haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi, haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi ile ifşa edilen verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması hâlinde hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmektedir. Ek olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesinde de kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimsenin hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüş; kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimsenin hapis cezasıyla cezalandırılacağı; ifşa edilen bu verilerin basın ve yayın yolu ile yayımlanması hâlinde de aynı cezaya hükmolunacağı belirtilmiştir. Ayrıca kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi de Türk Ceza Kanunu'nun 135. maddesinde suç olarak düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu yayında; “Skandalın belgesi. Torpile suçüstü” başlığıyla verilen haberde Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan CAN'ın katıldığı bir toplantıda cep telefonundan yaptığı yazışmaların yer aldığı görüntülerin verilerek habere konu edilen Ramazan CAN’ın cep telefonundaki yazışma görüntülerinin ilgili kişilerin rızası dışında "Torpil yaparken suçüstü yakalandı. Adalet Bakanlığı'nda torpilin belgesi. Transfer Vekil de torpil istemiş.” şeklinde yayınlandığı , habere ilişkin alt yazılarda ise “Adalet Bakan Yardımcısı torpil taleplerini tek tek yerine getirdi. Bakan Yardımcısı Ramazan CAN görevde yükselme sınavı için torpil yaptı. Bakan Yardımcısı Can Ak Partiye geçen Çelebi'nin talebini de geri çevirmedi." şeklinde yer verilen ifadelerle kişisel alana girilerek ilgilinin haberi ve rızası olmaksızın telefonundan kişisel verilerinin ve haberleşme içeriklerinin alınması suretiyle gizli çekim telefon mesajlaşma görüntülerinin ekrana getirilmesinin özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olduğu, ayrıca Anayasamızda da güvence altına alınan haberleşmenin gizliliği ve özel hayatın gizliliğinin korunması ilkeleri ile kişinin gizli alanını ihlal edici nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; "İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. …” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Aralık 2023 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 321.046.235,86 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki oranı (%2) 6.420.925,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Ahmet Can BUĞDAY, Dr. Necdet İPEKYÜZ, Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 03.05.2024 tarih, 2024/17 sayılı toplantısında alınan 13 No.lu karara karşı oy yazısı.
Tuncay KESER Şerhidir.
Üst Kurulun 03.05.2024 tarih, 2024/17 sayılı toplantısında alınan 13 No’lu karara karşı oy yazısı.
Necdet İPEKYÜZ Şerhidir.


