İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 24.04.2024 tarih ve 43 sayılı yazısına konu NOW logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 17.04.2024 tarihinde saat 18:57’de yayınlanan "Selçuk Tepeli ile Now Ana Haber" adlı haber programı yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
NOW logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 17.04.2024 tarihinde saat 18:57’de yayınladığı "Selçuk Tepeli ile Now Ana Haber" adlı haber programında "Istakoz Ak Parti Grubunda" başlığı ile sunulan haberde; “Şimdi geldik ıstakoz Ak Parti Grubunda. Ne ıstakoz görüntüsüymüş ne ıstakoz paylaşımıymış ne ıstakoz hikayesiymiş ya, neymiş yani. Aaa arkadaşlar hemen vermeyin dedim size bunu bak verdiniz ha. Neyse, biraz bekleyin bunun ne olduğunu göreceksiniz. Ver abi şimdi haberin başlığını ver İrfancım. Istakoz Ak Parti Grubunda. Kahramanlar da burada. (..haberin ilerleyen kısımlarında eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank olduğu belirtilen kişinin elindeki telefona baktığı ve telefon ekranında yer alan mesajlaşma sayfasında; görüntüsü bulanıklaştırılmış bir fotoğraf, bir cümle ve görüntüsü bulanıklaştırılmadan verilmiş hareketli bir ıstakoz simgesi görülmektedir.)…Istakozcu vekil Meclis'e geldi…(Haberin ilerleyen kısımlarında ise eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa VARANK olduğu belirtilen kişinin telefonuna yakınlaştırma yapıldığı ve mesajlaşma ekranının açık bir şekilde kayıt altına alındığı, mesajlaşma ekranında; X adlı sosyal medya platformunda paylaşılan bir haberin mesaj olarak gönderildiği ve gönderilen haberin altında yer alan ve "Bilal Erdoğan - Son" kişisinden geldiği görülen mesajda cümlenin baş kısmı bulanıklaştırılmış olmakla birlikte cümlenin, "çıkardılar ama" kısmının okunabilir şekilde ekrana getirildiği görülmektedir. Bu mesaj üzerine telefonunun ekranı kayıt altına alınan kişinin hareketli bir ıstakoz simgesi gönderdiği görülmektedir.)…Bayram tatilinde Monako'da yat kulübünden yediği ıstakozu paylaşan Ak Partili Şebnem Bursalı, Meclis Grubuna geldi ama konuşmadı. Istakoz Eski Bakan Ak Partili Mustafa Varank'ın telefonundaydı. Bilal Erdoğan ile yazışırken Varank'ın ıstakoz paylaşımı NOW Haber kamerasına takıldı…Istakoz paylaşımı için üzgünüm açıklaması yapan AKP Milletvekili Şebnem Bursalı Meclis'te arkadaşlarıyla buluştu. NOW Haber kamerasının kaydettiği bir başka görüntü, eski Sanayi Bakanı Mustafa Varank ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da olduğu sosyal medya grubunda gündem, Şebnem Bursalı ve ıstakoz. Şebnem Bursalı'nın ıstakoz paylaşımı ile ilgili haberin altında Bilal Erdoğan'ın mesajı var. Mustafa Varank oynayan ıstakoz karakteriyle yanıt verdi. Şebnem Bursalı, Bilal Erdoğan ve Mustafa Varank'ın ıstakoz sohbetinden habersiz grup toplantısı biter bitmez Erdoğan'a ulaşmak istedi…Şimdi bunun üstüne eklenecek bir şey yok. Istakoz işte. Görüyorsunuz baya popüler oldu. Istakozdan yemek tarifleri filan bakıyorum Google'da da. Pek çok yerde var. Bilmiyorum seçim vaadi olarak ıstakoz vadedecekler olabilir mi? Biliyorsunuz caiz de değil pek çok mezhep de. Biz de. Fakat buradaki bu eğlendiklerini de görüyoruz. Baya eğleniyorlar. Yani bu eğlence doğrusu iyi bir şey, kötü bir şey değil yani. Eğlensinler. Biz de devam edelim. Ha, ne diyordu bu arada Mustafa Varank. Niye içimiz sızlasın kader denen bir şey var diyordu. Doğru bence orada haklı. Kader denen bir şey var. Onları suçlayamayız o konuda. Evet bir tartışma yaşanıyor filan. Fakat bu hikaye ile ilgili de bakın bu hikayenin gittiği yer bak aynı şeyi söyleyebiliriz. Hepiniz söyleyebilirsiniz. Kader denen bir şey var işte. Kimi zaman ıstakozla.” şeklinde ifade ve görüntülere yer verildiği görülmüştür.
İnsan hak ve özgürlüklerinden olan ifade özgürlüğü hakkı, demokratik bir toplumun temel unsurlarını oluşturan çoğulculuk, hoşgörü ve açıklık ilkelerinin var olması bakımından vazgeçilmez bir unsur olmakla birlikte gerek uluslararası sözleşmelerde gerekse ulusal mevzuatımızda bu hakkın kullanılmasının belirli sınırları bulunmaktadır. Türk hukukunda 09/11/1982 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 26'ncı maddesinde “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığı altında yer alan; “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.” hükmüyle düşünce özgürlüğüne getirilebilecek sınırlamalardan bahsedilmiştir.
Konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de benzer bir hüküm bulunmaktadır. Mezkûr sözleşmenin ifade özgürlüğüne ilişkin 10. Maddesi "(1) Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir. (2) Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.” şeklindedir. Görüldüğü gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin birinci fıkrası ifade özgürlüğü hakkının herkes için geçerli olduğunu ve kapsamını belirlerken, ikinci fıkrası ise bu hakkın sınırlandırılabilmesinin koşullarını belirlemektedir. İkinci fıkradaki “yasayla öngörülen” ifadesi, her ülkenin, bu fıkra kapsamında sayılan koşullara bağlı olarak ifade özgürlüğü hakkının yasayla sınırlandırılabileceğini göstermektedir. İkinci fıkrada yer alan “başkalarının şöhret ve haklarının korunması” ve “gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi” gibi istisna unsurları, 6112 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler” ve “özel hayatın gizliliği” ile benzeşmektedir.
İfade özgürlüğüyle bağlantılı olarak demokrasinin en temel önceliklerinden birisi de halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki; medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Medyanın dördüncü güç rolüne ilişkin klasik değerlendirme, hükûmet hakkında enformasyon toplayan ve tüm yurttaşlara hükûmet hakkında enformasyon dağıtan bağımsız medyanın, bir denge unsuru ve hayati önem taşıyan bir kontrol mekanizması olarak hizmet ettiği yönündedir.
Basın ile ilgili anayasal düzenlemeler ise Anayasa’nın “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı ikinci kısmının “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı ikinci bölümünde yer alan “Basın ve yayımla ilgili hükümler” kısmında beş madde şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Bu maddelerden ilki olan “Basın Hürriyeti” başlıklı Anayasa'nın 28. maddesinin ilk üç fıkrası uyarınca “Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır. Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır". Belirtmek gerekir ki basın özgürlüğünün temeli ifade özgürlüğüne dayanmaktadır. Nitekim basın özgürlüğünün düzenleme altına alındığı 28. maddenin üçüncü fıkrası, bu hakkın sınırlandırılmasıyla ilgili ifade hürriyetinin düzenlendiği maddedeki sınırlandırma sebeplerine atıf yaparak bu durumu ortaya koymaktadır.
5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3. maddesinde de basının özgür olduğu, bu özgürlüğün; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içereceği; basın özgürlüğünün kullanılmasının ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabileceği hükmüne yer verilmiştir.
İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi özel hayatın gizliliği de temel hak ve özgürlüklerden olup hem uluslararası hukuk da hem de Türk hukukunda yasal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinin birinci fıkrası uyarınca "Herkes, özel hayatına, aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir."
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 12. maddesinde ise "Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere maruz bırakılamaz. Herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmaya hakkı vardır." hükmü yer almaktadır.
Türk hukukunda ise Anayasa'nın "Temel Haklar ve Ödevler" başlıklı ikinci kısmının “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı ikinci bölümünde yer alan dördüncü başlığı "Özel hayatın gizliliği ve korunması" olup 20. maddesinde "Özel hayatın gizliliği", 22. maddesinde ise "Haberleşme Hürriyeti" düzenlenmiştir. Bu doğrultuda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 20. maddesinin birinci fıkrası uyarınca "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz". Bu hüküm ile kişilerin gizli yaşam alanlarına girilmesi ya da bir başka suretle başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan birinin özel yaşam alanını saptanması ve kaydedilmesi eylemlerinin engellenmesi öngörülmüştür.
Haberleşme hürriyeti ile ilgili Anayasa'nın 22. maddesi ise şu şekildedir: "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar. İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir". Bu hüküm ile haberleşme hürriyeti kişiye bir hak olarak tanınmakta ve bu hürriyetin sınırlandırılabileceği hâller belirtilerek anayasal bir güvence de sağlanmaktadır.
Doktrinde kişinin kendi yaşam alanlarına ilişkin bilgilerinin başkaları tarafından bilinmesini isteyip istememesine göre yaşam alanları tasnif edilerek kişinin yaşam alanı hukuken üç kısımda ele alınmaktadır. Bunlar ise kişinin gizli alanı, özel alanı ve kamusal alanıdır. Bu bağlamda kişinin gizli hayatı, kişinin yalnızca kendisinin veya yakının gördüğü, güvendiği birkaç kişinin bildiği ve başkaları tarafından kesinlikle bilinmesini ve öğrenilmesini istenmediği hayatıdır. Kişinin sır (giz) alanı olarak da ifade edilen bu alana kişinin bilgisi ve izni olmadan girilemez. Bu bilgilerin gizli kalması içinde kişinin bu yönde bir açık iradesine gerek bulunmamaktadır. Özellikle kişinin duygusal ve cinsel hayatı, haberleşmesi ve bazı kişisel verileri bu kapsamda değerlendirilmektedir. Kişinin gizli hayatına ilişkin bu bilgiler araştırılıp haber konusu yapılamadığı gibi kişinin bu alandaki bilgileri güvendiği kişilerle paylaşması da bu bilgilerin gizli olma niteliğini ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla bu bilgilerin üçüncü kişilere açıklanması için ayrıca rızanın alınması gerekmektedir.
Kişilerin özel hayatı ise gizli hayatına dâhil olmayan, doğrudan kendisini ilgilendiren fakat sadece yakın çevresi tarafından bilinen ya da bilinme olasılığı bulunan ve başkalarınca öğrenilmesini istemediği hayatıdır. Basın, kişilerin davranış ve olaylar içinde aldığı rolünü haberinin, eleştirisinin ya da yorumunun konusu yapabilir. Ancak kişinin özel hayatının haber konusu yapılması, üstün nitelikte bir kamu yararının varlığı hâlinde söz konusu olabilecektir.
Basın tarafından gerçekleştirilen faaliyetlerin basın özgürlüğünün koruma alanı kapsamında değerlendirilebilmesi için birtakım koşulların varlığı aranmaktadır. Bu nedenle yayınlanan bir olayın haber verme hakkı kapsamında kaldığının kabul edilmesi için haberin gerçek olması, haberin güncel olması, haberin verilmesinde kamu ilgi ve yararının bulunması ve haberin veriliş şeklinin haberin özüne uygun olması gerekmektedir.
Haberin verilmesinde bir hukuka uygunluk nedeni olarak karşımıza çıkan kamu yararı ilkesi, her somut olayda olayın özelliği, toplumsal hayata etkisi, olayda yer alan kişilerin meslekleri, faaliyetleri, tanınırlık gibi unsurlar dikkate alınarak belirlenmektedir. Bu açıdan bir haberin salt bireysel, siyasi ya da ekonomik çıkarlara hizmet etmesi hâlinde bu haber hukuka aykırı değerlendirilebilecektir. Ayrıca kamunun ilgi ve merakının bulunması da her zaman haberin verilmesinde kamu yararı bulunduğu anlamına gelmeyebilir. Kamunun ilgi ve merakının haklı bir merak olması, gereksiz olmaması, bir diğer ifadeyle kamusal ilgiyi çeken ve ilgilenilmesi haklı olan olayın yayınlanmasında toplumsal yararın gerçekleşmesi gerekmektedir.
Basın çalışanları ve yayın organlarının Anayasa ve Kanun'dan almış oldukları bu yetkilerini suç işlemeden ve hukuka uygun elde edilen bilgi, belge ve görüntüler aracılığıyla kullanma yükümlülüğü bulunmaktadır. Söz konusu haberde cep telefonu ekranından çekilen görüntülerin kişinin haberi ve rızası olmadan gerçekleştiği görülmektedir. Görüntülerin elde ediliş şekli ve suç teşkil eden eylemlere ilişkin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi suç olarak düzenlenmiştir. Şöyle ki; bu husus, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar" başlıklı dokuzuncu bölümünün 132. ve devamında yer alan maddelerinde ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Bu kapsamda Türk Ceza Kanunu'nun 132. maddesinde haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi, haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi ile ifşa edilen verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması hâlinde hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmektedir. Ek olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 134. maddesinde de kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimsenin hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüş; kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimsenin hapis cezasıyla cezalandırılacağı; ifşa edilen bu verilerin basın ve yayın yolu ile yayımlanması hâlinde de aynı cezaya hükmolunacağı belirtilmiştir. Ayrıca kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi de Türk Ceza Kanunu'nun 135. maddesinde suç olarak düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu yayında; “Istakoz Ak Parti Grubunda” başlığıyla verilen haberde eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın cep telefonundan yaptığı yazışmaların yer aldığı görüntülere yer verildiği, habere konu edilen Mustafa Varank’ın cep telefonundaki yazışma görüntülerinin ilgili kişilerin rızası dışında “Istakoz Eski Bakan Ak Partili Mustafa Varank'ın telefonundaydı. Bilal Erdoğan ile yazışırken Varank'ın ıstakoz paylaşımı NOW Haber kamerasına takıldı.” şeklinde yayınlandığı, mezkur habere ilişkin alt yazılarda ise “Bilal Erdoğan da Tartışmaya Katıldı…Eski Bakan Varank ile Erdoğan’ın Oğlu Bilal Erdoğan Istakoz Sohbeti Yaptı…Bilal Erdoğan’ın da Gündemi Istakoz…Erdoğan’ın Yorumuna Mustafa Varank Istakoz Animasyonu ile Yanıt Verdi” şeklindeki ifadelerle ekrana getirilen gizli çekim telefon mesajlaşma görüntülerinin yayınlanmasının özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olduğu, ayrıca Anayasamızda güvence altına alınan haberleşmenin gizliliği ve özel hayatın gizliliğinin korunması ilkeleri ile kişinin gizli alanını ihlal edici nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; "İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. …” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Mart 2024 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 444.730.683,26 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki oranı (%2) 8.894.614,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Ahmet Can BUĞDAY, Dr. Necdet İPEKYÜZ, Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 03.05.2024 tarih, 2024/17 sayılı toplantısında alınan 14 No.lu karara karşı oy yazısı.
Tuncay KESER Şerhidir.
Üst Kurulun 03.05.2024 tarih, 2024/17 sayılı toplantısında alınan 14 No’lu karara karşı oy yazısı.
Necdet İPEKYÜZ Şerhidir.